Bunun gibi çok hikaye var ama buna çok gülerim ben. Festival dönemlerinde geçici personel olarak aramıza katılan, simsiyah pırıl pırıl sakallı, uzun saçlı, yuvarlak gözlüklerinin arkasından uzun yıllar sonra fark ettiğimiz renkli gözleriyle Bülent Başıbüyük herkes gibi her işe koşturur, en çok filmlerin toplanmasına yardım ederdi. 80’li 90’lu yıllarda, gümrük işlemleri için, Balkan ülkelerinden gelecek filmlerin İstanbul’daki konsolosluklarından menşe-i şahadetname denilen bir yazı alınırdı. Bunları konsolosluklardan festival başlamadan çok önce istememize rağmen zamanında elimize ulaşmazdı. Biz Bülent’le birlikte Vakfın aracına biner bir iki konsolosuğu birden gezer, hatta ben onların daktilosunun başına geçer, yazıyı yazar, onlara imzalatıp alır gelirdik. Acele ettiğimiz için trafikte kalmayalım diye, Bülent kafasını arabanın penceresinden sarkıtır, yabancı şivesiyle Türkçe konuşup adres sorardı. Ama bunu o kadar güzel yapardı ki, insanlar gerçekten ciddi ciddi tarif edip yol da verirlerdi hemen ama ben arkada kendimi zor tutardım, sonra da deliler gibi gülerdik Yıldız’daki ofise dönünce.
Paylaşın:
facebook friendfeed google_buzz twitter

YAZAR
Nuray Muştu
Sinema bir şenliktir!

İstanbul Film Festivali 1982'de kurulduğunda başka bir festivalde, İKSV'nin düzenlediği İstanbul Festivali'nde küçük bir bölümden ibaretmiş. Altı filmlik bu "Sanat Filmleri Haftası", şimdi yerinde yeller esen Harbiye Konak Sineması'nda yapılmış. Kaç kişi izlemiş bu filmleri, elimizde kesin bir bilgi yok, ama gördüğü ilgiyle sonraki yıl "Sinema Günleri" adını alıp bir aya yayılmış.

Dile kolay, otuzuncu kez yapılacak festival bu yıl: 30. İstanbul Film Festivali. Bir nesli büyüten, sinemateksiz bir kentin pelikül damarını besleyen, gösterdiği 3997 filmle kanımıza giren film gibi otuz yıl...

Festivalleri bizden yapan yalnızca gösterdiği filmler değil elbette. Heyecanını bugüne kadar toplam yaklaşık üç milyon izleyicisiyle paylaştı festival. Otuzuncu yılını da yine izleyicisiyle birlikte kutluyor. Bilet kuyruğundaki, film çıkışındaki, İstiklal Caddesi'nde koşan, yönetmenden imza alan izleyicisinin anılarını bilmek, görmek istiyor... Yıllar öncesinden bir bilet koçanıyla, üzeri işaretlenmiş çizelgesiyle, arkadaşına anlattığı anısıyla, bu film gibi otuz yılı sizden duymak istiyor...

Onat Kutlar'ın sözleriyle, "Sinema bir şenliktir!"