16
Şubat |
İstanbul film festivaline gidişim üniversiteyi kazandığım 2008 yılı ile başladı.Bunda okuduğum bölümün büyük etkisi var yoksa ne işim olacaktı İstanbul film festivalinde.Okuduğum üniversite Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi,her sene okuduğum üniversite İstanbul Film Festivaline götürürdü benim film festivaline gitmemdeki amaç ne bir film ne de bir yönetmendi maksat sevgilimi görürüm,ailemi görürüm tatil falan yaparım.En güzel tarafı da festivalin Efes Pilsen sponsordu bedava bira anahtarlık falan verirlirdi ayrıca biraları dağıtan kız da güzeldi.Ama şu son 2 yıl içinde sinemaya bakış açım festivale bakış açım olsun çok değişti.Experimental film nedir orada ögrendim.Üzücü olan tarafı emek sineması yıkıldı beyoğlu sineması içinde aynı şey olacakmış gibi gözüküyor artık bira falan da vermiyorlar bu nedenlere rağmen yaşasın İstanbul Film Festivali.
İstanbul film festivaline ilk kez 13-14 yaşlarımda gitmeye başlamıştım. O zamanlar annem ve babamın film zevkleriyle yönlendiriliyordum. Bergmanlar ve Tarkovskiler, benim için hiç anlaşılmayan siyah beyaz filmler çeken yönetmenlerdi. Film bitse de eve gitsek diye düşünürdüm, ama bir yandan genç olmayı yeni yeni keşfeden ve bağımsızlığını almaya hazırlanan bir kız için ailesiyle de olsa Beyoğlu’na gitmek çok önemli bir şeydi. Sonra yaşım ilerledikçe o yönetmenleri anlamaya çabaladım ve tezini yazacak kadar sevdiklerim oldu aralarında. Ama haksızlık etmeyeyim, annem ve babamın beni götürdüğü filmlerden biri de, Emek Sineması’nın balkonunu alkışlarla sallamaya yetecek bir güç yaratan Woodstock belgeseliydi. Tabi ki ilk ve tek gerçek Woodstock’tan söz ediyorum. Sonra yeni Woodstock’lar oldu, yeni akımlar çıktı, yeni müzik türleri rock dışındaki her türlü ismi verdiler kendilerine. Benim 1980 sonrası yozlaşan jenerasyonumun yansımalarını her sene festivaldeki filmlerde de görür olduk. 10
Şubat |
10
Şubat |
7
Şubat |
7
Şubat |
3
Şubat |
3
Şubat |
3
Şubat |
3
Şubat |
3
Şubat |
3
Şubat |
3
Şubat |
3
Şubat |
3
Şubat |
1
Şubat |
1
Şubat |
1
Şubat |
1
Şubat |