biletlerimi bulamadığım için yılını da bulamıyorum. ama henuz ortaokuldayım, demek ki 90"ların başları. babam, henüz 10"lu yaşlarının çok başındaki beni her yıl festivalde en az 10 filme götürüyor. ilk anımsadıklarım Jacques Tati toplu gösterimi. çok mutluyum, "mon oncle" hala hayatta en sevdiklerimden, festivalin hatırası bana.
bir sonraki yıl olmalı, bu kez babam "daha zor filmler izleyeceğiz" diyor, Tarkovski diye bir adamdan soz ediyor, adını bile duymamışım. en fazla 13 yaşındayım. arka arkaya Tarkovski izlemeye başlıyoruz. Ne yalan söyleyeyim, pek anlamıyorum, sevmiyorum. ama bir kaç yıl sonra bu kez Wajda, Kuller ve Elmaslar ile hayatıma giriyor, filmin her karesi beynime kazınıyor, beni fena halde sinemaya aşık ediyor.
hepsini gordüğüm yer aynı, emek sineması. artık demirli kapısını bile aşamadığımız.

sanırım en çok emek sineması önündeki kuyrukları, artık tanıdık haline gelen karaborsacıları ve sinemanın hemen yanındaki büfede, seans arası çay ve tostlarını özlüyorum.
Paylaşın:
facebook friendfeed google_buzz twitter

YAZAR
Çiğdem Mater
Sinema bir şenliktir!

İstanbul Film Festivali 1982'de kurulduğunda başka bir festivalde, İKSV'nin düzenlediği İstanbul Festivali'nde küçük bir bölümden ibaretmiş. Altı filmlik bu "Sanat Filmleri Haftası", şimdi yerinde yeller esen Harbiye Konak Sineması'nda yapılmış. Kaç kişi izlemiş bu filmleri, elimizde kesin bir bilgi yok, ama gördüğü ilgiyle sonraki yıl "Sinema Günleri" adını alıp bir aya yayılmış.

Dile kolay, otuzuncu kez yapılacak festival bu yıl: 30. İstanbul Film Festivali. Bir nesli büyüten, sinemateksiz bir kentin pelikül damarını besleyen, gösterdiği 3997 filmle kanımıza giren film gibi otuz yıl...

Festivalleri bizden yapan yalnızca gösterdiği filmler değil elbette. Heyecanını bugüne kadar toplam yaklaşık üç milyon izleyicisiyle paylaştı festival. Otuzuncu yılını da yine izleyicisiyle birlikte kutluyor. Bilet kuyruğundaki, film çıkışındaki, İstiklal Caddesi'nde koşan, yönetmenden imza alan izleyicisinin anılarını bilmek, görmek istiyor... Yıllar öncesinden bir bilet koçanıyla, üzeri işaretlenmiş çizelgesiyle, arkadaşına anlattığı anısıyla, bu film gibi otuz yılı sizden duymak istiyor...

Onat Kutlar'ın sözleriyle, "Sinema bir şenliktir!"