O zamanlar İstanbul Sinema Günleri için biletlerin satışa çıktığı gün, sabahın köründen bilet kuyruğuna girmek gerekiyordu. Ben de yakın diye şimdi tuhafiyeci pasajı olan Pangaltı İnci sinemasının önünde, dışarıda kuyrukta beklemeye başladım. Bir yandan da o zamanlar takip ettiğim Milliyet Sanat Dergisi'nin sayfalarını karıştırıyorum. Faruk Ulay'ın Tarkovski'nin Nostalghia'sı üzerine yazdığı yazıyı okudum. O zamana kadar Tarkovski'yi duymamıştım... Hala sakladığım o dergideki yazısında Tarkovski'nin bu filmde yarattığı dünya, okuduğum anda büyüledi beni. Listemde olmadığı halde onu da listeye ekledim. Ve Nostalghia ile benim Tarkovski serüvenim başladı ve hiç bitmedi. Tüm filmlerini 3-4 kez izledim.
Sinema Günleri, bana diğer pek çok yönetmeni olduğu gibi, o sene Tarkovski'yi kazandırmıştı.
Paylaşın:
facebook friendfeed google_buzz twitter

YAZAR
Seler Cebecioğlu
Sinema bir şenliktir!

İstanbul Film Festivali 1982'de kurulduğunda başka bir festivalde, İKSV'nin düzenlediği İstanbul Festivali'nde küçük bir bölümden ibaretmiş. Altı filmlik bu "Sanat Filmleri Haftası", şimdi yerinde yeller esen Harbiye Konak Sineması'nda yapılmış. Kaç kişi izlemiş bu filmleri, elimizde kesin bir bilgi yok, ama gördüğü ilgiyle sonraki yıl "Sinema Günleri" adını alıp bir aya yayılmış.

Dile kolay, otuzuncu kez yapılacak festival bu yıl: 30. İstanbul Film Festivali. Bir nesli büyüten, sinemateksiz bir kentin pelikül damarını besleyen, gösterdiği 3997 filmle kanımıza giren film gibi otuz yıl...

Festivalleri bizden yapan yalnızca gösterdiği filmler değil elbette. Heyecanını bugüne kadar toplam yaklaşık üç milyon izleyicisiyle paylaştı festival. Otuzuncu yılını da yine izleyicisiyle birlikte kutluyor. Bilet kuyruğundaki, film çıkışındaki, İstiklal Caddesi'nde koşan, yönetmenden imza alan izleyicisinin anılarını bilmek, görmek istiyor... Yıllar öncesinden bir bilet koçanıyla, üzeri işaretlenmiş çizelgesiyle, arkadaşına anlattığı anısıyla, bu film gibi otuz yılı sizden duymak istiyor...

Onat Kutlar'ın sözleriyle, "Sinema bir şenliktir!"